Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

6 Kasım 2016 Pazar

Urla - Sığacık 2016

Urla Şarapçılık


29-30 Ekim hafta sonu yaptığımız kısa geziyi; bu sefer bir değişiklik yaparak haftası dolmadan yazmaya başlayayım dedim :) . "Urla Bağ Yolu" temalı gezimiz beklendiği üzere yeme içme ağırlıklı oldu.

Urla Bağ Yolu


Urla dünyada şarap üretiminin ilk yapıldığı yerlerden (tarihi M.Ö. 1000 yılına dayanıyor)  olsa da; burada şarapçılığının uzun bir gelenek olduğunu söylemek doğru olmaz. Ülkemizin genelinde olduğu gibi burada da şarapçılık son yıllarda yapılan yatırımlarla yeniden gelişiyor. Urla Bağ Yolu' nda ikisi 2017' de hizmete girecek 7 üretici yer alıyor. Biz aktif olan 5 taneden Urla ve Usca Şarapçılık' ı ziyaret ettik. İkisinde de tadım ücretsiz (Kalabalık gruplar için rezervasyon gerekiyor.).

Urla Şarapçılık



Urla Şarapçılık, yıllık 200 bin şişe üretimi ile buradaki üreticiler arasında en büyük olanı. Sadece bağlara değil, tesisin mimari ve peyzajına da büyük yatırım yapıldığı hemen belli oluyor. Mahzenin ışıklandırmasının, cam tavan üzerindeki süs havuzu içinden geçerek gelen güneş ışığı ile olmasına kadar her şey çok detaylı düşünülmüş. Elbette bu kadar büyük bir tesis hobi için işletilmez ama gezerken para kazanmanın tek amaç olmadığını hissediyorsunuz. Tesisi gezip, üretim ile ilgili bilgi aldıktan sonra tadıma geçtik. Bornova misketinden yaptıkları "Symposium" başarılı ama imza şarapları  "Urla Karası" ve İtalyan üzümü "Nero d'Avola"nın kupajı efsaneviydi.

Urla Şarapçılık

Urla Şarapçılık

Urla Şarapçılık

Urla Şarapçılık

Urla Şarapçılık


Usca Şarapçılık, yıllık 20 bin şişe üretimi ile bir butik üretici. Tesis de haliyle Urla Şarapçılık' a nazaran çok daha mütevazı ama şirin bir yer. Burada da tesisi gezdikten sonra tadım ile devam ettik. Usca' nın da yıldızı "Foça Karası" ile yaptıkları Sonnet 23. Bu arada bütün şaraplarının ismi "Sonnet". Buradaki ilham kaynakları W. Shakespeare' in "Soneler" kitabı. Bu sonelerden esinlenerek yaptıkları şarapların üzerinde de ilgili soneden bir alıntı yer alan kulakçık iliştirilmiş olması hoş bir detay.

23. Sone

Bir acemi oyuncu nasıl beceriksizse
Sahnede korkusundan donakalmış dururken
Nasıl fazla duyguya kapılınca kimse
Zayıflarsa yüreği gücünden kudururken,
Benim de bu korkuyla güvensizlikten işte
Sevgi törenindeki duam aklımdan çıkmış,
Sevgimin gücü beni paramparça etmiş de
Aşkın bütün yükünü omuzlarıma yıkmış.
Öyleyse kitaplarım söylesin güzel sözler,
Sussun dilli gönlümün dilsiz laf ebeleri,
Onlar sevgi dilenir, ama bir çıkar bekler
Gönlün sözü, bollukta hepsinden çok ileri.
Sessiz aşk ne yazmışsa onu oku ve öğren,
Aşkın ince aklıdır gözlerle duyup bilen.

Usca Şarapçılık

Usca Şarapçılık



Yazıya kronolojik bir başlangıç yapamayınca; gezimizin başlangıcı olan Ünal Kardeşler Katmer Salonu da yazının ortasına sarkmış oldu. Burası tahmin ettiğimizden çok daha büyük bir yer; epey de popüler bu nedenle servis biraz yavaş ama kabul edilebilir seviyede. Burada ortaya bir kıymalı-patatesli bir tane de peynirli katmer söylüyoruz. Yanında da menemen ile serpme kahvaltı. Menemen ortalama ama serpme kahvaltısı gayet başarılı. Yöresel kahvaltılık olan lor üzerine karadut reçeli çok iyi. Tabi buraya asıl gelme nedenimiz katmerler. Açıkçası hayal kırıklığına uğradık diyemem ama beklediğimiz kadar da etkilenmedik. Katmerde hala tercihimiz Antep işi fıstıklı ve tatlı olan versiyonu :).

Kıymalı patatesli katmer

Açlıktan gözümüz dönünce masanın yarısı boşalana kadar fotoğraf çekmek aklımıza gelmemiş :)

Ünal Kardeşler Katmer Salonu

Ünal Kardeşler Katmer Salonu


Geziye gelmeden önce restaurant konusunda epey araştırma yapmıştım ama gerek sürenin kısalığından gerek de ilk gün çok memnun kalıp tekrar gelmek istememizden dolayı sadece bir yeri deneyebildik, orası da Urla merkezdeki Beğendik Abi. Burası esnaf lokantası konseptinin şık ve yöresel versiyonu olarak adlandırılabilir. İlk gün içeride, ikinci gün ise balkon kısmında yedik; iki taraf da hem şık hem de sevimliydi.  Fiyatlar da beklediğimizden daha makul çıktı. 4 kişiye ilk gün 90 TL, ikinci gün ise 110 TL hesap geldi ki öğlen burada yedikten sonra akşam yemeği bile yiyemedik. Yediklerimiz arasından memnun kalmadığımız hiç bir şey olmadı. Sadece tatlılardan kazandibi vasattı ve zeytinyağlılardan da radikanın pek tadı yoktu. Onun dışında yediklerimiz çok çok iyiydi. İlk defa şevketi bostan yemeğini burada yediğim için karşılaştırma yapamıyorum ama o görüntüden bu kadar büyük bir lezzetin çıkması akıl almaz. Urla güvecinden zaten ümitliydik ama o da beklentimizi bile aştı. Balkabağı, soğan ve sarımsak ile yapılan "sinkonta" masanın yıldızı oldu. İlk gün karışık zeytinyağlı tabağında geldikten sonra, 2. gün ayrı bir porsiyona terfi etti :).  Isırgan, gelincik, dağ pazısı ve dağ sarımsağı gibi karışık otlarla hazırlanan ve tatmamız için nazikçe ikram ettikleri "çalkama" Mehmet Yaşin' in tabiri ile damak çatlatıyor. Patlıcan ve domatesle yapılan "turçinik" de yine bizi çok memnun ederek, 2. gün için de masada yerini sağlamlaştırdı. Bu kadar yemeğin üzerine tatlı yemek zor ama yine de gelirseniz tatlı için de yer ayırın. Zira yemeklerdeki lezzet tatlıda da devam ediyor. Kadayıflı muhallebi tam benim sevdiğim gibi, kadayıflar ağızda çıtır çıtır dağılıyor; muhallebi de fazla tatlı değil, tam kıvamında. Tahinli kabak tatlısı da daha iyilerini daha önce yemiş olsam da (bkz. Köşebaşı Levent) memnun ediyor. Sütlaç da benim gibi kendisinin hayranı olmayan birinin bile gönlünü çalmayı başardı. Girit usulü lorlu baklavayı tadamamak biraz içimde kaldı ama bir daha gelmek için sebebimiz de o olsun ;).

Beğendik Abi

Beğendik Abi

Urla güveci, şevketi bostan ve karışık zeytinyağlı tabağı

Beğendik Abi

Beğendik Abi


Urla güveci, zeytinyağlılar ve sinkonta




Kadayıflı muhallebi ve kazandibi

Sütlaç ve kabak tatlısı

Buna doyum olur mu?


Gittiğimiz yerde pazar gezmek en sevdiğimiz şeylerden, bu gezide o da Seferihisar' a bağlı, Sığacık da kısmet oldu. Türkiye' nin ilk "slow city (yavaş şehir)" si olan Seferihisar' ın, bu şirin kasabası gezilecek yerler listelerinde hep karşımıza çıkan, görmek istediğimiz bir yerdi. Gerçekten en klişe tabirle cennetten bir köşe. Şüphesiz denize de girilen dönemde daha da etkileyici oluyordur ama bu mevsimde de çok sevdik bu şirin kasabayı. Surların içinde kurulan pazarı daha çok yeme içme üzerine kurulu. Herkes evlerinde yaptığı dolmaları, börekleri, tatlıları tezgahına çıkarmış. Tabi bahçeden meyve ve meyve suları, el yapımı sabunlar, ya da hediyelik eşyalar da var. Tahmin ettiğimizden çok daha büyük çıkan bu pazar ile ilgili en büyük üzüntümüz iyi bir kahvaltının üzerine buraya gelmek oldu. Yolluk yanımıza aldığımız "babaanne kurabiyeleri" dışında yiyecekleri tadamadık. Özellikle nefis görünen laz böreği içimde kaldı. Oradan aldığımız karadut reçeli de kahvaltılarda benim gibi bir bal tutkununun bile ilk tercihi oldu son dönemde :).

Sığacık Pazarı

Sığacık Pazarı

Sığacık Pazarı

Sığacık Pazarı

Sığacık Pazarı


Bu arada pazar dışında süt ürünleri için de tavsiyemiz Urla merkezden "Zeybekoğlu Mandırası". Beğendik Abi' den tavsiye ile bulduğumuz dükkandan aldığımız lorların taze süt kokusu bizi bizden aldı; özellikle tatlı lorunu karadut reçeli ile mutlaka deneyin ;).

Zeybekoğlu Mandırası


Yukarıda bahsettiğimiz güzel kahvaltıyı yaptığımız Zeytin Otel' den de çok memnun kaldık. Temizliği, konumu, personeli ve kahvaltısıyla dört dörtlüktü. Tekrar geldiğimizde başka yer aramayız.

Bunlar 2 kişiye, daha da üzerine sahanda yumurta geldi :)


Yorgo Seferis Taş Bar, aynı isimli otelin altındaki cafe/bar/restaurant. Aynı isim denince; aynı zamanda mekanın sokağına da adını veren Yorgo Seferis; Urla doğumlu olan ve 1963'de de edebiyat alanında Nobel almış bir abimiz. Mekana dönersek, burası canlı müzik de olan gerek dekoru, gerek menüsü ile çok enteresan bir yer. Kitsch ile pop art arası bir dekorasyona sahip. Bir masaya sigara böreği gelirken, yan masasında saç kavurma yeniyor; tam karşıda da peynir tabağına şarap eşlik ediyor. Ya da bizim oturduğumuz masanın altında çantalar duruyor. Duvarda Atatürk portresinin yanında kübik bir resim; altında da antik Mısır' dan bir eser var. Ama asıl enteresan olan bunlar rahatsız edici olmaktan ziyade ilgi çekici geliyor oturdukça. Canlı müzik de gayet başarılı. Tam yılbaşında kalabalık arkadaş grubuyla gelip, alt katta eğlenip otel kısmında konaklamalık bir yer.

Yorgo Seferis Taş Bar

Yorgo Seferis Taş Bar

Yorgo Seferis Taş Bar


Son olarak da yine Urla Merkez' den sevimli bir cafe önerisi ile yazıyı noktalayalım. Beğendik Abi' nin biraz aşağısındaki Mutant' ın İngilizce tabiri ile "cosy" atmosferini çok sevdik. Duvardaki kurallar sert olsa da bunu sevimli bulduk :). Kahveler de başarılı..

Mutant

Mutant

Mutant

Mutant

İşte o kurallar :)