 |
| Kaş |
Kaş çok sevdiğimiz; tatil için sık gittiğimiz bir yer; genelde sezonda giderken; bu sene Mayıs ortası gittik; sezon daha tam açılmadan önceki halini de görmüş olduk. Kaş civarında Xanthos, Letoon gibi tarihi kalıntılar; Saklıkent, Kekova gibi doğal güzellikler; Kaputaş ve Patara gibi dünyaca ünlü plajlar mevcut tabi; daha önce gitmiş olsak da bu gezide Patara dışındakilere uğramadığımız için sadece bir kaç mekandan kısa kısa bahsedeceğim.
Zaika Ocakbaşı’ na
geçen sene yer bulamadığımız için gitmek kısmet olmamıştı ama hakkında çok iyi
yorumlar duymuştuk. Bu sefer yüksek sezonda gitmemenin avantajı; rezervasyonsuz
dahi yer bulabilmek oldu; biz de üç akşam yemeğimizin ikisini burada yedik.
 |
| Zaikas |
İlk akşam, şaşlık yeme amacıyla gitsem de; kalmamış
olduğundan “Ali Nazik kebabı” ve özel soslarıyla marine edilmiş dana bonfile
“Zaikas” tercih ettik. Ali Nazik’in patlıcanı tam kararında pimişti; et de
yumuşak ve suluydu. Zaikas, görünüm olarak kebaba benzer şekilde; şerit bir et
olarak geldi. O da çok başarılıydı; hatta Ali Nazik’ den bir tık daha iyiydi.
Salata yerine, ortaya “Lübnan usulü mütebbel” söyledik. Tahin,limon ve nar
ekşili patlıcandan yapılan bu meze lezzetli olsa da; benim gibi bir tahin aşığı
için bile ağır geldi; tahin daha az baskın olsa; daha lezzetli olabilir.
Üzerine söylediğimiz dondurmalı incir tatlısı bu tarz tatlılar (bkz. Ayva
tatlısı :)) bana
çok hitap etmese de fena değildi; ama etler de olduğu gibi uçuran bir lezzet
yoktu.
 |
| Mütebbel |
 |
| Ali Nazik |
 |
| Zaikas |
 |
| İncir Tatlısı |
 |
| Kabak Tatlısı |
İkinci akşam, biraz daha erken giderek “şaşlık” bitmeden
yetiştik. Ortaya da meze yerine gavur dağı salata söyledik. Salata iyiydi ama
şaşlık gerçekten inanılmazdı. Ayda en az iki defa İstanbul’ un iyi
kebapçılarında bu kebabı yiyen biri olarak; bu yemek üzerine özel bir merakım
olduğunu ve bir nebze de olsa otorite sayılabileceğimi düşünüyorum; bu kalitede
olanına daha önce rastlamamıştım; sırf bu yemeği yemek için insanı Kaş’ a
getirir. Üzerine, Hatay usulü kabak tatlısı söyledik; kabağın bu formu tatlıdan
ziyade kabak şekeri gibi oluyor. Bir kabak sever olarak her türlü formu benim
kabulüm :). Burada
yapılan da, iyi yapılan örneklerdendi; tek eksik incir tatlısında olduğu gibi
dondurmayla servis edilmemesi; öyle daha hafif olabilirdi.
 |
| Meşhur Şaşlık ;) |
Sonuç olarak; bahçe içindeki bu ocakbaşının ortamı çok
keyifli; arkadan gelen hafif müzikler de genel ambiyansla çok uyumlu; yemekten
alınan keyfi arttırıyor ama bütün bunlar olmasa bile sırf yemekleri için
gidilebilecek bir mekan. Fiyatlar turistik bir yöreye göre makul; alkolsüz kişi
başı 60-70 TL arası hesap verdik.
Çınarlar Pizza
ve Pide adeta bir Kaş klasiği. Zaten beachi, apartı; farklı
isimli mekanlarıyla Kaş’ ın her yerinde izlerini görmek mümkün. Restoranlarına
da her Kaş ziyaretinde bir kaç sefer uğruyoruz. Burası aslında pizza,pide,
kebap, patates kızartması gibi ayrı telden çalan ürünleri menüsünde
birleştirmesi ve kebabın yanında bira içen turist ağırlıklı müşteri kitlesiyle
dışarıdan ümit vermeyecek bir mekan ama muhteşem taş fırın pideleri ve çok çok
iyi hizmetiyle bir kere gidenin mutlaka tekrar gittiği bir mekan. Mekanın bu
kadar tutulmasında; herkesin memnun ayrılmasında önemli bir pay da her daim
yüzü gülen işletmeci Fırat’ ın; her milletten müşteriyle yakından ilgileniyor.
İkramlar da Adana/Mersin standardında; en son iki pide söylediğimizde ikram
olarak iki meze ve büyük bir peynirli salata ile beraber geldi mesela. Bu arada
ayrı telden çalan ürünler menüde var deyince; geçen yıllarda karidesini tadıp
ondan da çok memnun kalmıştık; yani menünün hakkını vermediklerini de
söyleyemeyiz. Son olarak fiyatları da gayet uygun adam başı 30 liranın üzerinde
verdiğimiz olmadı; bu arada bahşişi bile gizli gizli verebiliyorsunuz yoksa
Fırat hemen gelip “Abi ne gereği var?” deyip, geri çeviriyor :).
 |
| Çınarlar |
 |
| Çınarlar |
Biiisstt Coffee
& Sandwiches, bu gittiğimizde önünden geçerken görüp girdiğimiz
sevimli bir cafe. Konum olarak Deja Vu’ ya çıkan bayırın biraz daha alt
tarafında kalıyor. Kaş zincir kahvecilerin bulunduğu bir yer değil o yüzden iyi
bir kahve içmek çok kolay olmayabiliyordu. Burada içtiğimiz latteler İstanbul’
daki iyi kahvecilere yakın kalitedeydi. Yanında yiyecek bir şey sorunca; bir
tabak ev yapımı; kepekli kurabiye ikram edecek kadar da nazik işletmecileri
var.
 |
| Biiisstt Coffee & Sandwiches |
Lara Balık Evi’nin Konyaaltı şubesine 7 Mehmet’ de yer bulamayınca tavsiye üzerine gittik. Burası
adından anlamanın pek zor olmadığı üzerine bir balıkçı; salaş bir yer değil;
merkezi konumda şık bir mekan. İstediğimiz mekanda yer bulamamanın hayal
kırıklığı ile gitmiş olsak da memnun ayrıldık. Söylediğimiz barbunlar
lezzetliydi ama başka yerde bulunamayacak kadar büyük bir fark yoktu ama
avokadolu salatasını başka yerde bulabilmek zor; gidince muhakkak tatmak lazım.
Dediğim gibi burası lüks sayılabilecek, alkollü bir balıkçı olduğu için pek
ucuz bir yer değil; yemeklerden memnun ayrılsak da kesinlikle gidin diye
tavsiye edeceğim kadar parasını hakediyor diyemem; yine de bir alternatif
olarak aklınızda olsun.
 |
| Avakadolu Lara Salata |
 |
| Lara Balık Evi |
Kaş, İstanbul’ dan arabayla tek seferde gitmek için
yorucu oluyor diyerek; bir akşam Antalya’ da mola vermeye karar verdik ama asıl
motivasyonum Antalya’ da 7 Mehmet’
de bir akşam yemeği yemekti. Bir kaç senedir bu restoran hakkında çok iyi
yorumlar okusam da şimdiye kadar gidememiştim. Mayıs ortasında bu kadar büyük
bir mekanın dolacağını düşünmediğimden yer ayırtmadım ama yine de öğle
saatlerinde garantiye almak için arayınca hiç yer kalmadığını öğrendim. İnanmak
istemesem de anneler gününe denk gelmesi ve aynı gün Antalya’ da 2. Lig
yükselme maçları oynanması sebebiyle; sezon olmayan bir dönemde tüm masalar
için yer ayırtılmış. Araya Antalyalı tanıdıkları soksak da faydası olmadı. O
hayal kırıklığı ile farklı bir mekana gittik ama gidememek içimde kaldı.
İçimizde kalmasın diyerek; sabah Kaş’ a hareket saatimizi biraz erteleyip;
sabah kahvaltı yapmadan; öğle servisinin ilk müşterileri olarak 11:30’ da
kendimizi 7 Mehmet’ e attık J. Daha
bahçesine girerken insanı etkileyen bir mekan; geniş ve düzenli bir otoparkı ve
çok büyük bir bahçesi var. Binası da gayet şık ve deniz manzaralı. Biz de ilk
masa olmanın avantajıyla; bahçenin hemen yanında; yukarıdan deniz gören bir
masaya yerleştik ama tabi bizim buraya geliş amacımız turistik seyahat değil;
fazla oyalanmadan menüye geçtik. Sıcak bir Mayıs öğleninde; daha kahvaltı
yapmadan et yemek herkese cazip gelmese de ben bergamotlu ve bademli iç pilav
üzerine ince kemiksiz pirzola beis görmedim J. Eşim kahvaltı için daha geleneksel bir seçimle
sucuklu yumurta söyledi. Ortaya da meyveli ve avokadolu salata söyledik. Salata
da her şey taptazeydi ama ben avokadoyu salatada sos olarak daha çok seviyorum;
bu salatada dilimlenmiş olarak sunulmuştu. Tabi masanın asıl yıldızı pirzolaya
geçersek; bütün beklentilerimi karşılayacak şekilde tam kararında pişirilmiş;
çok lezzetli bir etti ama iç pilav beklentilerimin bile ötesindeydi; sırf bu
bademli iç pilav için bile gidilir. Tabi buraya akşam yemeği için gelebilsek;
tatmayı istediğim pek çok yemek daha vardı ama bunu bir demo sayarak bir daha
ki sefere bıraktık bu hayallerimizi. Bu kadar şık ve popüler mekana göre;
fiyatlar da uygun sayılır; içecekler dahil toplam 110 TL ödedik.
 |
| 7 Mehmet |
 |
| 7 Mehmet |
 |
| Bergamotlu ve Bademli Pilav Üzerinde İnce Kemiksiz Pirzola |
 |
| Meyveli Avakado Salatası |
 |
| Sucuklu Yumurta |
Bunlara geçen seneden bir tavsiye olarak Homburger’ i ekleyebilirim. Ev yapımı
hamburger yapıyorlar; yanında da enfes parmesanlı patates ve kerevizli ayran
var. Bu gittiğimizde uğrayamadık ama siz bizim yerimize de gidin.
 |
| Homburger |
 |
| Homburger |
 |
| Homburger |
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder