Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

13 Temmuz 2017 Perşembe

Antalya - Kaş 2017

Kaş

Kaş çok sevdiğimiz; tatil için sık gittiğimiz bir yer; genelde sezonda giderken; bu sene Mayıs ortası gittik; sezon daha tam açılmadan önceki halini de görmüş olduk. Kaş civarında Xanthos, Letoon gibi tarihi kalıntılar; Saklıkent, Kekova gibi doğal güzellikler; Kaputaş ve Patara gibi dünyaca ünlü plajlar mevcut tabi; daha önce gitmiş olsak da bu gezide Patara dışındakilere uğramadığımız için sadece bir kaç mekandan kısa kısa bahsedeceğim. 

Zaika Ocakbaşı’ na geçen sene yer bulamadığımız için gitmek kısmet olmamıştı ama hakkında çok iyi yorumlar duymuştuk. Bu sefer yüksek sezonda gitmemenin avantajı; rezervasyonsuz dahi yer bulabilmek oldu; biz de üç akşam yemeğimizin ikisini burada yedik.

Zaikas

İlk akşam, şaşlık yeme amacıyla gitsem de; kalmamış olduğundan “Ali Nazik kebabı” ve özel soslarıyla marine edilmiş dana bonfile “Zaikas” tercih ettik. Ali Nazik’in patlıcanı tam kararında pimişti; et de yumuşak ve suluydu. Zaikas, görünüm olarak kebaba benzer şekilde; şerit bir et olarak geldi. O da çok başarılıydı; hatta Ali Nazik’ den bir tık daha iyiydi. Salata yerine, ortaya “Lübnan usulü mütebbel” söyledik. Tahin,limon ve nar ekşili patlıcandan yapılan bu meze lezzetli olsa da; benim gibi bir tahin aşığı için bile ağır geldi; tahin daha az baskın olsa; daha lezzetli olabilir. Üzerine söylediğimiz dondurmalı incir tatlısı bu tarz tatlılar (bkz. Ayva tatlısı :)) bana çok hitap etmese de fena değildi; ama etler de olduğu gibi uçuran bir lezzet yoktu.

Mütebbel

Ali Nazik 
Zaikas


İncir Tatlısı

Kabak Tatlısı

İkinci akşam, biraz daha erken giderek “şaşlık” bitmeden yetiştik. Ortaya da meze yerine gavur dağı salata söyledik. Salata iyiydi ama şaşlık gerçekten inanılmazdı. Ayda en az iki defa İstanbul’ un iyi kebapçılarında bu kebabı yiyen biri olarak; bu yemek üzerine özel bir merakım olduğunu ve bir nebze de olsa otorite sayılabileceğimi düşünüyorum; bu kalitede olanına daha önce rastlamamıştım; sırf bu yemeği yemek için insanı Kaş’ a getirir. Üzerine, Hatay usulü kabak tatlısı söyledik; kabağın bu formu tatlıdan ziyade kabak şekeri gibi oluyor. Bir kabak sever olarak her türlü formu benim kabulüm :). Burada yapılan da, iyi yapılan örneklerdendi; tek eksik incir tatlısında olduğu gibi dondurmayla servis edilmemesi; öyle daha hafif olabilirdi.

Meşhur Şaşlık ;)
Sonuç olarak; bahçe içindeki bu ocakbaşının ortamı çok keyifli; arkadan gelen hafif müzikler de genel ambiyansla çok uyumlu; yemekten alınan keyfi arttırıyor ama bütün bunlar olmasa bile sırf yemekleri için gidilebilecek bir mekan. Fiyatlar turistik bir yöreye göre makul; alkolsüz kişi başı 60-70 TL arası hesap verdik.

Çınarlar Pizza ve Pide adeta bir Kaş klasiği. Zaten beachi, apartı; farklı isimli mekanlarıyla Kaş’ ın her yerinde izlerini görmek mümkün. Restoranlarına da her Kaş ziyaretinde bir kaç sefer uğruyoruz. Burası aslında pizza,pide, kebap, patates kızartması gibi ayrı telden çalan ürünleri menüsünde birleştirmesi ve kebabın yanında bira içen turist ağırlıklı müşteri kitlesiyle dışarıdan ümit vermeyecek bir mekan ama muhteşem taş fırın pideleri ve çok çok iyi hizmetiyle bir kere gidenin mutlaka tekrar gittiği bir mekan. Mekanın bu kadar tutulmasında; herkesin memnun ayrılmasında önemli bir pay da her daim yüzü gülen işletmeci Fırat’ ın; her milletten müşteriyle yakından ilgileniyor. İkramlar da Adana/Mersin standardında; en son iki pide söylediğimizde ikram olarak iki meze ve büyük bir peynirli salata ile beraber geldi mesela. Bu arada ayrı telden çalan ürünler menüde var deyince; geçen yıllarda karidesini tadıp ondan da çok memnun kalmıştık; yani menünün hakkını vermediklerini de söyleyemeyiz. Son olarak fiyatları da gayet uygun adam başı 30 liranın üzerinde verdiğimiz olmadı; bu arada bahşişi bile gizli gizli verebiliyorsunuz yoksa Fırat hemen gelip “Abi ne gereği var?” deyip, geri çeviriyor :).

Çınarlar

Çınarlar

Biiisstt Coffee & Sandwiches, bu gittiğimizde önünden geçerken görüp girdiğimiz sevimli bir cafe. Konum olarak Deja Vu’ ya çıkan bayırın biraz daha alt tarafında kalıyor. Kaş zincir kahvecilerin bulunduğu bir yer değil o yüzden iyi bir kahve içmek çok kolay olmayabiliyordu. Burada içtiğimiz latteler İstanbul’ daki iyi kahvecilere yakın kalitedeydi. Yanında yiyecek bir şey sorunca; bir tabak ev yapımı; kepekli kurabiye ikram edecek kadar da nazik işletmecileri var.

Biiisstt Coffee & Sandwiches

Lara Balık Evi’nin Konyaaltı şubesine 7 Mehmet’ de yer bulamayınca tavsiye üzerine gittik. Burası adından anlamanın pek zor olmadığı üzerine bir balıkçı; salaş bir yer değil; merkezi konumda şık bir mekan. İstediğimiz mekanda yer bulamamanın hayal kırıklığı ile gitmiş olsak da memnun ayrıldık. Söylediğimiz barbunlar lezzetliydi ama başka yerde bulunamayacak kadar büyük bir fark yoktu ama avokadolu salatasını başka yerde bulabilmek zor; gidince muhakkak tatmak lazım. Dediğim gibi burası lüks sayılabilecek, alkollü bir balıkçı olduğu için pek ucuz bir yer değil; yemeklerden memnun ayrılsak da kesinlikle gidin diye tavsiye edeceğim kadar parasını hakediyor diyemem; yine de bir alternatif olarak aklınızda olsun.

Avakadolu Lara Salata

Lara Balık Evi

Kaş, İstanbul’ dan arabayla tek seferde gitmek için yorucu oluyor diyerek; bir akşam Antalya’ da mola vermeye karar verdik ama asıl motivasyonum Antalya’ da 7 Mehmet’ de bir akşam yemeği yemekti. Bir kaç senedir bu restoran hakkında çok iyi yorumlar okusam da şimdiye kadar gidememiştim. Mayıs ortasında bu kadar büyük bir mekanın dolacağını düşünmediğimden yer ayırtmadım ama yine de öğle saatlerinde garantiye almak için arayınca hiç yer kalmadığını öğrendim. İnanmak istemesem de anneler gününe denk gelmesi ve aynı gün Antalya’ da 2. Lig yükselme maçları oynanması sebebiyle; sezon olmayan bir dönemde tüm masalar için yer ayırtılmış. Araya Antalyalı tanıdıkları soksak da faydası olmadı. O hayal kırıklığı ile farklı bir mekana gittik ama gidememek içimde kaldı. İçimizde kalmasın diyerek; sabah Kaş’ a hareket saatimizi biraz erteleyip; sabah kahvaltı yapmadan; öğle servisinin ilk müşterileri olarak 11:30’ da kendimizi 7 Mehmet’ e attık J. Daha bahçesine girerken insanı etkileyen bir mekan; geniş ve düzenli bir otoparkı ve çok büyük bir bahçesi var. Binası da gayet şık ve deniz manzaralı. Biz de ilk masa olmanın avantajıyla; bahçenin hemen yanında; yukarıdan deniz gören bir masaya yerleştik ama tabi bizim buraya geliş amacımız turistik seyahat değil; fazla oyalanmadan menüye geçtik. Sıcak bir Mayıs öğleninde; daha kahvaltı yapmadan et yemek herkese cazip gelmese de ben bergamotlu ve bademli iç pilav üzerine ince kemiksiz pirzola beis görmedim J. Eşim kahvaltı için daha geleneksel bir seçimle sucuklu yumurta söyledi. Ortaya da meyveli ve avokadolu salata söyledik. Salata da her şey taptazeydi ama ben avokadoyu salatada sos olarak daha çok seviyorum; bu salatada dilimlenmiş olarak sunulmuştu. Tabi masanın asıl yıldızı pirzolaya geçersek; bütün beklentilerimi karşılayacak şekilde tam kararında pişirilmiş; çok lezzetli bir etti ama iç pilav beklentilerimin bile ötesindeydi; sırf bu bademli iç pilav için bile gidilir. Tabi buraya akşam yemeği için gelebilsek; tatmayı istediğim pek çok yemek daha vardı ama bunu bir demo sayarak bir daha ki sefere bıraktık bu hayallerimizi. Bu kadar şık ve popüler mekana göre; fiyatlar da uygun sayılır; içecekler dahil toplam 110 TL ödedik.

7 Mehmet

7 Mehmet

Bergamotlu ve Bademli Pilav Üzerinde İnce Kemiksiz Pirzola

Meyveli Avakado Salatası

Sucuklu Yumurta

Bunlara geçen seneden bir tavsiye olarak Homburger’ i ekleyebilirim. Ev yapımı hamburger yapıyorlar; yanında da enfes parmesanlı patates ve kerevizli ayran var. Bu gittiğimizde uğrayamadık ama siz bizim yerimize de gidin.

Homburger 
Homburger


Homburger

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder