Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

24 Mart 2014 Pazartesi

Londra - Mart 2014 - 3

The Shard



The Shard ve London Bridge


Londra` nın benim en beğendiğim özelliği tarihi ve modern yapıları uyumsuzluk oluşturmayacak şekilde bir araya getirebilmiş olması. 2003 Aralık ayında tamamlanan The Gherkin; her ne kadar Londralılar tarafından en çirkin bina seçilse de, şehrin simgelerinden biri olmuş durumda. Keza 1999 da inşa edilen London Eye da. Geçen yıl ocak ayında açılan The Shard`ın da  bu örneklere kısa zamanda eklenmemesi şaşırtıcı olur.
 
The Gherkin
 
Şu an itibarı ile 306 metre yükseklik ve 87 kat ile Avrupa Birliği` nde bulunan en yüksek bina.  Konum olarak da London Bridge`in hemen yanında yer  alıyor (Bu arada merak edenler için Sapphire 261 metre.). Mimari açıdan da Sapphire`in 1lt lik süt kutusu yapısına pek benzemiyor, estetik kaygılar gözetilmiş. Yalnız bu estetik kaygılar nedeniyle ofis katlarının özellikle üst katlarda kullanışlı olmaması; pek çok katın hala boş olmasına yol açmış.
 
2011 yılında, henüz inşaat devam ederken kendilerini “Place Hackers” olarak adlandıran bir grup güvenliği atlatarak binanın tepesine çıktı. Buradan çektikleri  Londra manzarası fotoğrafları sosyal medyada büyük ilgi topladı. Dipnot olarak bu hackerlardan birinin Oxford Üniversitesi`nde araştırmacı olduğunu belirteyim.
 
Place Hackers @ The Shard
 
İnşaata olan korsan tırmanışlar bunula da sınırlı değil, raporlanmış bir düzineden fazla base jumping (http://en.wikipedia.org/wiki/BASE_jumping ) ve Greenpeace gönüllülerinin Shell`i protesto amaçlı bayrak asmaları gibi olaylar da mevcut. İnşaatın nasıl bir güvenliği varmış merak etmedim değil. J
 
Save The Arctic - Greenpeace @ The Shard 
 
Binada 1 adet otel ve  “Aqua Shard” ,”Oblix” ve “Hutong” isimli 3 adet şık restaurant/bar bulunmakta, biz 32. Kattaki Oblix`e gittik. 3 ü için de en az 2 hafta önceden yer ayırtmak gerektiğini belirteyim, biz rezervasyonumuz olmadığı için barda takılabildik. Bu arada binanın resepsiyonunda dress code a önem veriyorlar, spor giyinmemenizi tavsiye ederim; biz converse yüzünden biraz sıkıntı yaşadık girişte :).
 

Oblix

Oblix

 
Zuma' nın da kurucusu olan Rainer Becker' ın yeni restaurantı Oblix, açılışının henüz ilk yılı dolmadan şehrin en popüler mekanlarından biri olmayı başarmış durumda. Yalnız konsept olarak Zuma' ya çok yakın değil; daha batılı, New York esintileri taşıyan bir mekan. Burada en önemli pay yemek yerken seyredebileceğiniz inanılmaz Londra manzarasına verilebilir. Zira London Bridge' i, Thames Nehri'ni, The Gherkin' in tepesini, Tower of The London ve London Bridge' i aynı anda görebileceğiniz çok fazla mekan yok. Turistlerin de popülerliğine katkısı yadsınamaz. Fakat kendi müdavimlerini yaratması; servis ve lezzet konusunda da başarılı olduklarını gösteriyor. Biz yemek yemediğimiz için, yemeklerin lezzeti ile ilgili yorum yapamayacağım. Fakat hem yerel bloglardaki yazılar hem de daha önce gitmiş olan arkadaşlarımın yorumları bu konuda çok olumlu. Biz yalnızca cin tonik ve long island ile yetindik ama diğer kokteyllerinin de tutulduğunu söyleyebilirim. Fiyatlar böyle bir mekandan bekleyebileceğiniz üzere pek ucuz değil. Balıklar ve etler £24-30 arası, tabi £70-100 arasını gözden çıkarırsanız Japonların meşhur wagyu sığırlarının da tadına bakabilirsiniz. Bar kısmında da geniş bir içki menüsü var kokteyl fiyatları £12-17, cinler £15 civarında. 
 
Oblix' ten Manzara

 
 
Biz akşam 9 gibi gittik ama eğer ilk kez gidecekseniz tavsiyem, hava kararmaya yakın saatte giderek hem gündüz hem de gece manzarasının tadını çıkarmanız. İnternet siteleri:
 
 
4. bölümde de ödüllü İskoç brewery Brew Dog' un Camden' daki pub ıyla devam edeceğiz.
 
 
 
 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder